28 Aralık 2007 Cuma

Nasıl Başlarsak Öyle mi Gideriz?



Gençlere ulaşmak denince akla ilk gelen şey nedir? Kendime bu soruyu sorduğumda 8 yıldır bu işi yapıyor olmama rağmen çok hızlı bir şekilde cevap veremiyorum. Bu gençlik o kadar dinamik bir kitleki soru basit olmasına rağmen cevap pek de basit değil.



Gençlerle iletişime girmek için pek çok kanal bulunmakta. Toplumun geneline ulaşmak için elde bulunan kanallar neyse, toplumun önemli bir yüzdesini oluşturan gençlere erişmek için de aynı kanalların geçerli olduğunu söylemenin bir katma değeri yoktur. Kritik nokta bu kanalların içinde nasıl bir taktik izleneceği ve hangi alt mecraların kullanılacağıdır. Bu kitlenin dinamikliği, taktiklerin ve mecraların sürekli değişmesine neden olmakta. Basit bir örnek: 2 sene önce de şimdi de internet kanalı gençlere erişimde en önemli mecraların başında geliyordu. Fakat hangi siteleri kullanacağınız ve ne tür bannerlar, ne tarz iletişim dilleri kullanacağımız 2 sene içerisinde çok değişti. Önce youtube ile birlikte bir video furyası ortaya çıktı, artık standart banner'lar yerine videolarla tanıtımlar ön plana çıkmaya başladı. Google ve sonrasında Facebook ile birlikte "hedefli (targeted) tanıtımlar" ön plana çıkmaya başladı. Web 2.0 ve ileri internet teknolojilerinin web sitelerinde uygulanması ile birlikte etiketler, akıllı bloglar ve daha pek çok içerik tabanlı uygulamalar reklam verenlere çok daha verimli tanıtım seçenekleri sunmaya başladı.



İşin sadece internet tarafı bile bu kadar dinamik ve hızla değişiyorken, diğer kanalların da benzer özellikler gösterdiğini söylemek yanlış olmaz. Gençlere üniversite kampuslarında ulaşmak mümkün her zaman, ama nasıl? Öğrencilerin değişen alışkanlıkları ve hayat tarzlarını çok yakından takip etmezseniz, yapacağınız aktivitenin başarısızlığı neredeyse kesindir. Demode ve ilgi çekmeyen bir tanıtım kurgusu pek çok firmanın en büyük korkusu. Ayrıca doğru zamanda doğru yerde doğru tanıtımı yapabilmek de kritik bir başarı faktörü. Bu sebeple harekete geçmeden önce doğru stratejiyi oluturmak ne kadar önemliyse, strateji oluşturmadan önce de bu kitleden olabildiğince çok bilgi toplamak, onları anlamak ve zor da olsa geleceğe yönelik değişimlerini hissetmek gerekiyor.



Peki bu bilgileri nasıl toplayacağız? Onları nasıl anlayacağız? Trendlerini ve değişimlerini nasıl hissedeceğiz? Sorular yine basit cevaplar da bir o kadar zor. Klasik pazar araştırmaları (anketler, focus group çalışmaları) artık tek başlarına yeterli olmuyor. Pazar araştırmaları çok önemli bilgiler ve bulgular ortaya çıkarıyor ve kesinlikle faydasını küçümsemek istemiyorum ama yeterli olmadığını düşünüyorum. Buna ek olarak şöyle bir önerimiz var. Markayı / ürünü / hizmeti planlarken artık gençleri de işin içine sokmak gerekiyor. Yani artık gençleri birer kobay gibi dışardan izleyip, çeşitli bilgiler edinip, bazı trendleri yakalayıp buna göre yeni ürün ve hizmetleri geliştirmek veya tanıtım stratejilerini buna göre şekillendirmek doğru ama yetersiz kalmaktadır. Artık gençleri de kısmen şirketin çalışanı gibi görüp, işin içine onları da dahil etmek, markanın/ürünün gençlerle birlikte evrim geçirmesini sağlamak gerek. Bu, gittikçe kısalan pazara-sunma-süresi (time-to-market) açısında markalara avantaj sağlayacaktır.



Nasıl başlarsak öyle mi gideriz? Benim cevabım evet, büyük değişiklikler yapmak her zaman olası olsa bile bunlara pek sık rastlamıyoruz, o yüzden iyi bir başlangıç yapmak her zaman çok önemli. Artık gençlere ulaşmak istiyorsak, gençleri bünyemize dahil etme formülünü çok ciddi bir şekilde düşünmeliyiz. Bir sonraki yazımda birkaç formül sunacağım.