22 Aralık 2011 Perşembe

Sosyal mecra hatalarından kaçının

İnternet sitesine sahip olmak her devirde büyük bir öneme sahip olmuştur fakat sitenin performansı hiç bir dönemde bugün olduğu kadar markanın performansına etki etmemiştir.

Sevdiğimiz markalardan harika siteler bekliyoruz. Bu kadar net. Siteleri geçtik dijitalin nimetlerinden faydalanarak tasarlanmış eşsiz uygulamalar görmek istiyoruz. Tasarımı kötü, içeriğinde yazım hataları dolu, güncel olmayan ve iyi çalışmayan siteleri sevdiğimiz markalara yakıştıramıyor ve bunu bir çok platformda dile getiriyoruz. Gözümüze çarpan yazım hataları başta olmak üzere tüm yanlışları sosyal platformlarda paylaşıyoruz, hatta bazısıyla dalga geçiyoruz.

Peki, bu hep böyle devam edecek mi? Markaların interaktif web’den anladıkları bu mu? İnternet kullanıcılarının sitelerdeki hataları bulup kendilerine bildirmeleri.

‘’Ziyaretçiler Siteleri Neden Terk Ediyor?’’ başlıklı yazımızda bu konuyu teknik anlamda incelemiş, markalara ve site tasarımcılarına bu konuyla ilgili bir kaç ipucu vermiştik.

Econsultancy’nin büyük şirketlere ait internet sitelerinde yer alan içeriklerin kalitesi üzerine yaptığı bir araştırmada, site sahiplerinin %87’si sitelerinde hatrı sayılır oranda hata ve eksik olduğunu kabul ettiklerini gösteriyor.

Bu hataların ne olduğu sıralandığında; marka uyuşmazlığı %55, imla hataları %46, kullanım konusunda zayıflık %36 ve erişim konusundaki problemler de %38 oranında telaffuz edilmiş. Bu arada işin en ilginç tarafı bu çalışmaya katılan site sahiplerinin %18’i sitelerinde yer alan yanlışların şirketin gelirini etkileyebileceğini kabul etmiş durumda.

Sitelerde yer alan hataların nelerden kaynaklandığı sorulduğunda ise verilen cevapların %5’i kaliteli bir kontrol prosedürüne sahip olmamalarını, %28.5’i de ellerindeki araçların düşük performansını sebep göstermiş.

Araştırmada öne çıkan konuların biri de şirketlerin İçerik Yönetimi Sistemi’ne (CMS) gereğinden fazla güvendiği ve bir nevi herşeyi ondan beklediği yönünde. İçerik Yönetimi Sistemi içeriğimizi kontrol ve yönetmek açısından büyük bir araç fakat herşeyi ondan beklemek de doğru değil pek tabi. İçeriğimiz ve sitemizi sadece kendi açımızdan değil site ziyaretçileri açısından da inceleyip yönetebilmeliyiz.

Sağlıksız ve kötü bir iş ortamı nasıl çalışanların ve dolayısı ile şirketin performansına etki ediyorsa, kötü bir internet sitesi de aynı derece de zararlı olabilir. Günümüzde bunları birbirinden ayırmak bizi geri dönüşü olmayan yollara sokabilir.


http://sosyalmedya.co/basarinizi-sitenizdeki-hatalara-kurban-etmeyin/

Gotta Share! The Musical

Gençler artık internetsiz yaşayamıyor.

Cisco geçtiğimiz günlerde gençlerin internet kullanımları üzerine yapılan araştırmanın sonuçlarını yayınladı. 14 ülkeden 3000’e yakın 18-30 yaş arası üniversite öğrencisi ve genç profesyonellerin katılımıyla gerçekleştirilen bu araştırma, internet ve sosyal medyanın hayatımızdaki önemini bir kez daha gözler önüne serdi.

Araştırmanının sonuçlarına göre, katılımcıların 2/3’ü “Bana internetimi verin, lükslerim olmadan da yaşarım” diyerek internet kullanımını birçok ihtiyacının önüne koyuyor. Hatta her 3 kişiden biri artık interneti hava, su ve yiyecek gibi temel ihtiyaçların arasında görüyor.

Sosyal ağların kullanımı değerlendirildiğinde ise, her 10 kişiden 9’unun Facebook hesabının olduğunu ve bunların %25’i arkadaşlarının hayatlarıyla ilgili gelişmeleri ve diğer haberleri Facebook aracılığıyla takip ettiğini görüyoruz.

Internetin yanısıra, gençlerin 2/3’ü, laptop ve telefon gibi mobil cihazların hayatlarında çok önemli yeri olduğunu düşünüyor. Ancak burada altı çizilmesi gereken bir nokta var: Geçtiğimiz senenin sonuçlarına göre laptoplar ile akıllı telefonlar arasındaki fark hızla kapanıyor. Bu sene katılımcıların %20’si laptopunun en önemli eşyası olduğunu vurgularken, %19’luk bir kesim ise oyunu akıllı telefonlarından yana kullandı.

Genç profesyonellerin iş yaşamındaki internet ve sosyal medya kullanımı göz önünde bulundurulursa, katılımcıların %33’ü iş yerlerinde sosyal medya sitelerine kısıtlama olmadan erişebilmeyi, maaşlarında yapılacak bir artışa yeğliyorlar. Bu da yeni jenerasyonun iş yerindeki motivasyon ve beklentilerinin artık sadece paradan ibaret olmadığını gösteriyor. Bunun yanısıra katılımcıların 4/5’i işte kullanacakları mobil cihazları kendileri seçmek ve -iş &kişisel hayatlarının bağlantılı olduğu gerekçisiyle- bu cihazların kişisel kullanıma ve sosyal medya sitelerine açık olmasını istiyor.


http://sosyalmedya.co/cisco-arastirma-infographic/
http://sosyalmedya.co/wp-content/uploads/2011/11/CWRTR-infographic.jpg

Twitter marka sayfalarını açmaya hazırlanıyor!

Twitter, yeni tasarımı ile birlikte marka sayfalarını da görücüye çıkardı. Nisan ayında sizlere duyurduğumuz ve şu an için kısıtlı sayıda firmanın kullandığı marka sayfaları ile Twitter, şirketlere kendi sayfalarını özelleştirme ve mikroblogu daha etkili kullanma imkanı tanıyor.

Marka sayfaları ile beraber iki önemli yenilik sunulmuş. Birincisi, ziyaretçileri karşılayan ve her daim en üst sırada yer alacak olan Twitter iletisi (promoted tweet). Böylece markalar, öne çıkması istedikleri duyurularını bu bölüme koyarak ve geçmişteki gibi diğer içeriklerin altında kalmasını engelleyebilirler. Bu bir ürün duyurusu olabileceği gibi, video veya görsel de olabilir.



Hazır video demişken hemen belirtelim, Twitter’ın yeni marka sayfaları ile videolar ve görseller Twitter iletilerinin hemen altında görüntülenecek.

Diğer önemli yenilik ise profil bilgilerinin hemen altında yer alacak olan ve markaların sayfalarını özelleştirmek adına kullanabilecekleri banner.

Twitter’ın marka sayfaları şu anda mikroblog ile ortak çalışma düzenleyen 21 firmanın kullanımı ile sınırlandırılmış. Twitter’ın yeni tasarımını kullanmaya başlayan üyeler bu sayfaları ziyaret edebiliyorlar. Aşağıda yer alan sayfalara göz atarak, ileriki zamanlarda tüm firmalara açılacak olan marka sayfalarının nasıl olacağı konusunda fikir edinebilirsiniz.

@BestBuy, @bing, @chevrolet, @CocaCola, @Dell, @DisneyPixar, @Heineken, @HP, @intel, @Kia, @McDonalds, @nikebasketball, @pepsi


http://sosyalmedya.co/twitter-brand-pages/

Garanti’nin “İnternet Şubesini Kullanmayan Son İnsan” reklamı Digital Age Yaratıcılık Ödülü ile Mediacat Felis 2011 Ödüllerini kazandı.

Facebook’ta Markalar ile Mesajlaşma Özelliği Geliyor

InsideFacebook’un haberini yaptığı ve Facebook’un da onayladığı ancak detayların henüz paylaşılmadığı yenilikle beraber Facebook kullanıcıları sayfanın kendisini beğenme zorunluluğu olmadan sayfa sahibine özelden mesaj gönderebilecekler. Ancak bu şekilde bir iletişimin gerçekleşmesi için sayfa sahibinin kullanıcılarla özelden mesajlaşma özelliğini aktif hale getirmiş olması gerekiyor.

Facebook’un bu yeni özelliği ile markalar da kullanıcılara mesaj kutularından ulaşabilecekler. Bunun olması için ise kullanıcının sayfayı beğenmiş olması istenmiyor ancak sayfada bir yorum ya da içerik paylaşmış olması gerekiyor.

Şu an için beta aşamasında olan ve her sayfa için aktif halde bulunmayan bu yenilikle özellikle markalar tüketicilerle daha yakından iletişim kurabiliyor olacaklar. Tabi böyle bir iletişim içerisinde olmak avantajları ve dezavantajları beraberinde getiriyor. Çok daha fazla emek ve dikkat isteyecek olan doğrudan iletişim ile vezir de olunabilir, rezil de.

Bunun yanında markaların yalnızca mesaj kutularından girişebileceği bu özel iletişimden diğer kullanıcıların haberinin olması mümkün değil. Bu da markaların bu hizmetinden yalnızca o kişinin etkilenecek olması anlamına geliyor. Acaba milyonlarca hayranı olan bir sayfanın her kullanıcısıyla tek tek iletişime geçmesi ne kadar verimli olabilir?


http://sosyalmedya.co/facebook-markalar-mesaj/

Yemeksepeti Twitter’da nasıl popüler oldu?

2011 yılının en başarılı müşterisi EFES sosyal medya hakkında ne düşünüyor?

Sosyal Pazarlama Müdürleri röportaj serimizin yeni konuğu Efes Türkiye Pazarlama Direktörü Özlem Çitçi.

Alkollü içeçek markalarının kendine özel ve zaman zaman fanatik diyebileceğimiz bir tüketici grubu olmuştur her zaman. İçki sektörü, marka ve tüketici arasında bir aşk yaratma konusunda görece kolay bir sektör diyebiliriz. Bu yüzden sosyal medyada da işleri kolay gibi görünebilir fakat sosyal medyayı o kadar aktif ve başarılı kullanmanın her markanın harcı olmadığı da ispatlanmış bir gerçek.

Sürekli olarak ses getiren, konuşulan ve ‘radikal’ olarak nitelendirilen bir çok sosyal medya projesine imza atan Efes Pilsen, sosyal medyadaki en başarılı markalardan biri. Ve bir o kadar da cesur. Cesareti de başarısı da tescilli. Daha önce de birçok kez bahsettiğimiz 2011 Ocak ayında CNBC-e Business’da yer alan haberde ‘Türkiye’nin sosyal medyayı kullanan en iyi 25 markası’ arasında Efes Pilsen de yer alıyordu. Hem de 5. sırada. Yeni rapor açıklanana kadar… 2011 Doğrudan Pazarlama Ödül Töreni’nde de One Like uygulmasıyla Hedef Kitle-Topluluk Bağlılığı Kampanyaları Kategorisi’nde ödüle layık görüldü. Bu başarı nedeniyle, her yıl yarışma jürisi tarafından özel olarak verilen ‘En Cesur Müşteri ödülü’ deEfes Türkiye’nin oldu.


Efes Türkiye Pazarlama Direktörü Özlem Çitçi

Sosyal medya platformlarını efektif kullanan Efes, bu konudaki işgücünü bile bazen bu platformlardaki iletişim çalışmaları ile sağlıyor. Kazan-kazan durumu… Kurumsal blogunda yazar olmak isteyenlere yine bir fırsat sunan marka, “Kurumsal Blog Yazarımızı Seçiyoruz” yarışması ile kendine güvenen herkesi Efes kurumsal blogunda yazar olmaya davet etmişti. Bu sene başlarında kendi websiteleri 3 kez hacklendikten sonra oldukça radikal bir proje ile internet kullanıcılarından Efes Pilsen kurumsal sitesini hacklemelerini bile istemişti. Efes Pilsen’in bu ve bu gibi başarılı sosyal medya projeleri saymakla bitmiyor, evet.

Efes Türkiye Pazarlama Direktörü Özlem Çitçi, farklı ve ses getiren projelere imza attıklarını, atmaya da devam edeceklerini söylerek başlıyor söze. Sonra da yaklaşımlarını anlatıyor…

Sosyal medyadan mümkün olan her açıdan fayda sağladığınız zaten biliniyor. Sosyal medyanın sizin için konumu nedir; bir de sizden duyalım… Bu alandaki faaliyetlerinizi nasıl şekillendiriyorsunuz?

Sosyal medya bizim için hedef kitlemizle birebir diyaloga girebileceğimiz önemli bir etkileşim kanalı. Burada iki tarafın da birbirini beslemesi önemli. Sosyal mecralardaki projelerimizin ardından yaptığımız ölçümlemeler doğrultusunda; ciddi geri dönüşler alıyor, bu geri dönüşleri detaylı inceliyor ve ders çıkarıyoruz. Plan aşamasındaki sosyal medya üzerinden yürüyecek projelerimizi, sosyal medyada yaptığımız eski iletişim çalışmalarının ölçümlemelerinden çıkan sonuçlar doğrultusunda şekillendiriyoruz. Tüketicilerimizin nabzını tutmak ve onların yakınında olmak için sosyal medya çok önemli bir kanal. Tüketicilerin paylaştıklarını görebilmek ve markalarımızla ilgili sorulara anında cevap verebiliyor olmak bize çok büyük avantaj sağlıyor.

Bu ‘kusursuz’ platformun hiçbir kusuru yok mu sizin için?

Şu ana kadar sosyal medyada önemli bir problemle karşılaşmadık. Olumsuz yorumları ve eleştirileri de olumluya çevirmek konusunda oldukça hızlı davranıyoruz. Negatif olabilecek etkiyi pozitife çeviriyoruz. Örneklerimiz de var bu konuda.

Dijital iletişim pazarlama bütçenizin ne kadarını oluşturuyor?

Pazarlama bütçemizden dijital iletişim için ayırdığımız pay Türkiye için oldukça büyük bir rakam. Bu rakamın yıllık medya bütçemizin yaklaşık %20’lik bölümünü oluşturduğunu söyleyebiliriz.

Birçok projeniz var sosyal medyada. Şimdiye kadar en etkili bulduğunuz ya da en iyi geri dönüş aldığınız proje hangisi?

Bu sene en dikkat çeken projelerimizden biri Buseneosene.com oldu. Sitemizi açtıktan sadece 1 ay sonra yaklaşık 5 milyon ziyaretçi ve 30 milyon sayfa görüntülenme rakamına ulaştık. Bir “eğlence sitesi” niteliğinde olan buseneosene.com, kendine güvenenler için 2011 yılının “o sene” olacağını vurguluyordu, bunu yaparken de kullanıcıların birbirlerine şaka yapmalarını sağlıyordu. Kullanıcılar, şaka için “acayip bi makine yapmışlar, her şeyi biliyor” diyerek sitenin verdiği linki o anda çevrimiçi olan arkadaşları ile paylaştı. Link’e tıklayanlar, karşılarına çıkan “Gelecek Makinesi”ne kendi geleceğiyle ilgili sorular sordu ve bu sorular anında şakayı yapanların ekranına yansıdı. Şakayı yapanlar da arkadaşını şüphelendirmeden enteresan ve yaratıcı cevaplar yazdı. Daha tanıtımı başlamadan sadece 1 haftada 1 milyon kullanıcıya ulaşan sitenin hayranları, kendi aralarında bir de Facebook sayfası kurdular. Kullanıcıların sitede geçirdiği ortalama süre 7 dakika ile ortalamanın çok üstünde bir rakama ulaştı. ‘Bu sene o sene’ projemiz Digital Age tarafından her yıl verilen Yaratıcılık Ödülleri’nde ‘En Yaratıcı Micro Site ödülü’ne layık görüldü. Efes Pilsen de ‘Yılın Digital Reklamvereni’ seçildi.

Bir de ‘One Like’ uygulamanız vardı… O da çok ses getirmişti… Hatta sizi 2011 Doğrudan Pazarlama Ödül Töreni’nde ‘En Cesur Müşteri Ödülü’ne taşımıştı, değil mi?

Evet. Türkiye’de ilk kez Efes Pilsen One Love Festival’de kullanılan, temassız iletişim teknolojisine sahip özel çipli bileklikler sayesinde katılımcıların aktivite deneyimlerini Facebook ve Twitter hesaplarından paylaşabildikleri One Like uygulaması 4 bin 500 kişiye ulaştı.

2011 Doğrudan Pazarlama Ödül Töreni’nde Efes Türkiye; Efes Pilsen Limonlu Fıçı Bira Tadım Aktivitesi ve Efes Alkolsüz Lansman Aktiviteleri ile Sahada Pazarlama Uygulamaları Kategorisi’nde, Bardağın Dolu Tarafı Lansman Organizasyonu ile Lansman Aktiviteleri Kategorisi’nde, One Like uygulmasıyla Hedef Kitle-Topluluk Bağlılığı Kampanyaları Kategorisi’nde ödüle layık görüldü. Doğrudan pazarlama alanında yakalanan bu başarı nedeniyle, her yıl yarışma jürisi tarafından özel olarak verilen ‘En Cesur Müşteri ödülü’ bu yıl Efes Türkiye’nin oldu.

Şu an Facebook ve Twitter dışında yoğun kullandığınız platformlar neler?

Kampanyalarımızda ve markaların iletişiminde Facebook ve Twitter’ı yoğun olarak kullanıyoruz. Yıllık iletişim stratejilerimizi oluşturup ona göre yıl boyunca bu kanallarda aksiyon alıyoruz. Bu kanallar dışında Efes Pilsen markası başta olmak üzere yoğun iletişim gücüne sahip markalarımız için friendfeed, youtube, vimeo ve flickr gibi kanallarda da hesaplarımız bulunuyor. Kampanyamız ve vermek istediğimiz mesaj doğrultusunda elbette blog ve mobil uygulamaları maksimum kullanmaya dikkat ediyoruz.

FMCG sektöründeki bazı markalar QR kod uygulamasına başladıklarını duyurdu…

Taktiklerimizi ve kullanacağımız kanalları hedef kitle ve ihtiyaçlar doğrultusunda belirliyoruz. QR kod uygulamasını da bu ihtiyaçlar çerçevesinde zaman zaman kullanıyoruz.

Sizce Türk internet kullanıcılarının sosyal medyadaki kampanyalara tepkileri nasıl? Takipçilerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sosyal medyadaki kampanyalara katılım oldukça yüksek. Tüketiciler, hayatlarında var olan markalarla iletişime geçmek istiyor. Bu durum markalara bu beklentiye karşılık vererek aradaki bağı güçlendirmek için önemli bir fırsat sağlıyor. Türk internet kullanıcılarının profilini değerlendirmek gerekirse; sosyal medyada oldukça açık sözlü olduklarını söyleyebiliriz. Eleştirileri dinleyen ve anlamaya çalışan, olumsuzlukları olumluya çevirmek için çaba gösteren markaların bu kitle tarafından hakettiği değeri gördüğünü de söylemek gerekir. Açıkçası sosyal medya, olumsuz eleştirilere gözünü kapatan markalar için uygun bir ortam değil. Sosyal medya bize gösterdi ki artık markaların sahibi şirketler değil, tüketiciler.

Sizce markaların sosyal medyada yaptığı en büyük hata/yanlış nedir?

Yapılan en büyük yanlışlığın markaların kitle iletişim araçlarında kullandığı iletişim biçimini sosyal medyaya taşıması olduğunu söyleyebiliriz. Sosyal medya, doğası gereği çift taraftlı iletişimi gerektiriyor. Sosyal medyada var olmak için hedef kitlenin karşısında veya yanında değil, hedef kitle ile birlikte olmak gerekiyor. Sosyal medyada karşınızdakiler dinleyici ya da izleyici değil, aktif olarak içerik yaratıcı. İnsanlar sosyal medyada; didaktik ve varlıklarını yok sayan mesajlara kapalı. Söz söylemek ve yorum yapmak istiyor. Markalarda bu doğrultuda hareket etmek zorunda.


http://sosyalmedya.co/efes-pilsen-roportaj/